Benim çocukluğum sokaklarda geçti..üstüm
başım kir içinde ve hep aynı mahallede..
Benim çocukluğum da, evcilik
oynanırdı..evlilikten korkmazdık o zamanlar, hepimizin çifter çifter çocukları
vardı..lüks merakımız da yoktu; evimizin buzdolabı, kibrit kutusundan da olsa
olurdu..
Benim çocukluğumda, şimdi ki gibi “ben
çıkınca mesaj atarım” yoktu..çekine çekine zile basıp, “şeyy acaba (Ayşe/Fatma/Hasan
vs.) dışarı çıkacak mı” diye sormak vardı..eğer bazılarının ailesinden daha
fazla çekiniyorsak, işte o zaman zile en büyük olanımız basardı..
Benim çocukluğumda en büyük statü
göstergelerinden biri; güzel bir top sahibi olmaktı..mahallede büyük, yeni ve
her türlü oyunu oynamaya el verişli topu olana, özel muamele yapılırdı..mesela,
hangi oyun oynanacağına o karar verirdi..eğer bir gün dışarıya çıkamayacak
olursa, mahallede ulusal yas ilan edilirdi..
Benim çocukluğumda saklambaç oynanırdı..tüm
hayal gücümüzü, saklanmak için kimsenin aklına gelmeyecek yeni yerler bulmaya
ayırırdık..çömlek patlatmak için üst değiştirdiğimiz zamanlar olurdu bazen, bi
yerimiz görünecek mi diye düşünmeden..frikik kelimesi, maçlardan bile
duymadığımız bir kavramdı..
Benim çocukluğumda birbirimize ayırdığımız
zaman önemliydi..aynı anda yemeğe gidilir, aynı süreler de yenilirdi..sevdiğinden sıkılmak ne demek, o zamanlar bilmezdik..
Benim çocukluğumda mezarlıklar; henüz
sevdiklerimizi emanet etmediğimiz, sadece kulaktan dolma bilgilerle ürktüğümüz,
cesaret göstergesi sayılan yerlerdi..hava karardıktan sonra önünden
geçebilenler, mahallenin en cesur çocukları seçilirdi..bir mezara bakarken
içinin acıması ne demek, bilmediğimiz günlerdi..
Benim çocukluğumda sınıf farkı, sadece
okullarda olurdu..biz yeni okula başlayacakken, büyük sınıflarda olan
arkadaşlar, gözümüzde Einstein sayılırdı..bize heyecanla okulu anlatır,
taktikler vermeye çalışırlardı..henüz “ben yaptım ama sen yapamazsın”
kompleksleriyle tanışmadığımız yıllardı..
Benim çocukluğumda en zeki olanımız, Mario’da
ki prensesi ilk kurtaranımızdı..o prensesi görmek, tüm dünya starlarını
görmekten daha önemliydi..kıskançlığı bilmediğimiz, şimdi ki gibi sevenleri
ayırmaya değil, kavuşturmaya çalıştığımız yıllardı..
Benim çocukluğumda aşık olana hesap
sorulmazdı..o yüzden herkese aşık olma hakkımız vardı..mesela ben, çocukluğumun
son demlerinde Okan Bayülgen’e aşıktım..yaş farkı falan önemli değildi de, tanışmamız
imkansızdı..yüreğinin sesini dinleyebildiğin, mantığın ağır basmadığı
zamanlardı..
Ben çocukluğumu; her zaman kayarak indiğim
merdivenin tırabzanına, ilk defa giydiğim topuklu ayakkabıyla düşmemek için
tutunduğumda bıraktım..
Benim çocukluğum, belki de bir çoğumuzun
çocukluğuydu..
Çok güzel anlatmışsın. Benim çocukluğumda çok güzeldi ...
YanıtlaSilElinize saglık cocukluk gunlerıme gıttım geldım..
YanıtlaSil