11 Nisan 2012 Çarşamba

Benim Çocukluğum..

   Benim çocukluğum sokaklarda geçti..üstüm başım kir içinde ve hep aynı mahallede..
   Benim çocukluğum da, evcilik oynanırdı..evlilikten korkmazdık o zamanlar, hepimizin çifter çifter çocukları vardı..lüks merakımız da yoktu; evimizin buzdolabı, kibrit kutusundan da olsa olurdu..
   Benim çocukluğumda, şimdi ki gibi “ben çıkınca mesaj atarım” yoktu..çekine çekine zile basıp, “şeyy acaba (Ayşe/Fatma/Hasan vs.) dışarı çıkacak mı” diye sormak vardı..eğer bazılarının ailesinden daha fazla çekiniyorsak, işte o zaman zile en büyük olanımız basardı..
   Benim çocukluğumda en büyük statü göstergelerinden biri; güzel bir top sahibi olmaktı..mahallede büyük, yeni ve her türlü oyunu oynamaya el verişli topu olana, özel muamele yapılırdı..mesela, hangi oyun oynanacağına o karar verirdi..eğer bir gün dışarıya çıkamayacak olursa, mahallede ulusal yas ilan edilirdi..
   Benim çocukluğumda saklambaç oynanırdı..tüm hayal gücümüzü, saklanmak için kimsenin aklına gelmeyecek yeni yerler bulmaya ayırırdık..çömlek patlatmak için üst değiştirdiğimiz zamanlar olurdu bazen, bi yerimiz görünecek mi diye düşünmeden..frikik kelimesi, maçlardan bile duymadığımız bir kavramdı..
   Benim çocukluğumda birbirimize ayırdığımız zaman önemliydi..aynı anda yemeğe gidilir, aynı süreler de yenilirdi..sevdiğinden sıkılmak ne demek, o zamanlar bilmezdik..
   Benim çocukluğumda mezarlıklar; henüz sevdiklerimizi emanet etmediğimiz, sadece kulaktan dolma bilgilerle ürktüğümüz, cesaret göstergesi sayılan yerlerdi..hava karardıktan sonra önünden geçebilenler, mahallenin en cesur çocukları seçilirdi..bir mezara bakarken içinin acıması ne demek, bilmediğimiz günlerdi..
   Benim çocukluğumda sınıf farkı, sadece okullarda olurdu..biz yeni okula başlayacakken, büyük sınıflarda olan arkadaşlar, gözümüzde Einstein sayılırdı..bize heyecanla okulu anlatır, taktikler vermeye çalışırlardı..henüz “ben yaptım ama sen yapamazsın” kompleksleriyle tanışmadığımız yıllardı..
   Benim çocukluğumda en zeki olanımız, Mario’da ki prensesi ilk kurtaranımızdı..o prensesi görmek, tüm dünya starlarını görmekten daha önemliydi..kıskançlığı bilmediğimiz, şimdi ki gibi sevenleri ayırmaya değil, kavuşturmaya çalıştığımız yıllardı..
    Benim çocukluğumda aşık olana hesap sorulmazdı..o yüzden herkese aşık olma hakkımız vardı..mesela ben, çocukluğumun son demlerinde Okan Bayülgen’e aşıktım..yaş farkı falan önemli değildi de, tanışmamız imkansızdı..yüreğinin sesini dinleyebildiğin, mantığın ağır basmadığı zamanlardı..
   Ben çocukluğumu; her zaman kayarak indiğim merdivenin tırabzanına, ilk defa giydiğim topuklu ayakkabıyla düşmemek için tutunduğumda bıraktım..
   Benim çocukluğum, belki de bir çoğumuzun çocukluğuydu..

2 yorum:

  1. Çok güzel anlatmışsın. Benim çocukluğumda çok güzeldi ...

    YanıtlaSil
  2. Elinize saglık cocukluk gunlerıme gıttım geldım..

    YanıtlaSil